Sizin (ve House'un) sorunu şudur: ilişki, normalde bir "arka sahne" (teslimiyet alanı) olması gerekirken, sizin için en riskli "ön sahne" haline gelmiştir. Partnerinizin yanındayken bile "arka sahneye" geçemiyorsanız, duygusal bir "sistem aşırı ısınması" kaçınılmazdır.
performans sergileyen kişi, partnerine (nesneye) aşık değildir; partnerinin gözündeki kendi yansımasına aşıktır veya o yansımanın bozulmasından dehşet duyar.
Bu, Lacan’ın "Ötekinin Bakışı" (The Gaze) kavramıyla açıklanabilir. Siz partnerinizi bir insan olarak değil, varlığınızı onaylayan bir "ayna" olarak kullanıyorsunuz.
Ayna çatladığında (eleştiri aldığınızda veya yetersiz hissettiğinizde), bu bir ilişki sorunu değil, bir varoluşsal kriz haline gelir.
***Partnerinizi sizi oylayan bir jüri üyesi (seyirci) olarak görmekten vazgeçip, sizinle birlikte acı çeken, kusurları olan bir "yol arkadaşı" (nesne) olarak entegre etmelisiniz.
Kendinizi bir "sevgili" rolüne hapsedip, özgürlüğünüzü bu rolün gereklerine feda ediyorsunuz. Çözüm, ilişkinin bir "varış noktası" (başarılması gereken bir görev) değil, bir "süreç" (kaotik bir akış) olduğunu kabul etmektir.